Ömer Hayyam'dan

 

      341.
     Tanrı evrenin canı, evrense tek bir beden
     Melekler bu bedenin duyuları hep birden
     Yerde gökte canlı, cansız ne varsa birer uzuv:
     Budur Tanrı birliği, boştur başka her söylenen

     342.
     Kader defterimi yeniden yazabilseydim
     Kendime gönlümce bir hayat seçerdim;
     Bütün dertleri siler atardım dünyamızdan
     Sevinçten göklere uçardı düşüncelerim.

     343.
     Şu senin benim dediğimiz toprak neyimizdir
     Birkaç günlük cennetimiz cehennemizdir
     Bugün su  içtiğin şu testi toprak olunca
     Mezarına atılır belki bir gün, kim bilir.

     344.
     İki günde bir somun geçiyorsa eline
     Soğuk suyu da olursa bir kırık testide
     Niçin kendinden kötüsüne kul olur insan,
     Ne diye girer kendi gibisinin hizmetine?

     345.
     Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok;
     Öyle bir inci ki bu büyük sır delen yok;
     Herkes aklına eseni söylemiş durmuş,
     İşin kaynağına giden yolu bulan yok.

     346.
     Oğul, dünyamızı aydınlatan şarabı sun;
     Sevinç gülümüze  ay ışığı gibi vursun;
     Sular gibi akar gider gençliğin ateşi,
     Bir uykudur o senin uyanık mutluluğun.

     347.
     Dilerim ölünce şarapla yıkanayım
     Şarap şiirleriyle talkınlanayım
     Mahşer günü arayan olursa beni
     Meyhanenin önündeki topraktayım.

     348.
     Senden benden önce de vardı bu gün bu gece
     Felek dönüp durmadaydı hep bu gördüğünce
     Usulca bas toptağa, çünkü bastığın yer
     Bir güzelin  gözbebeğiydi beş on yıl önce.

     349.
     Yaşamanı akla uydurman gerekir,
     Ama bilmezsin akla uygun olan nedir;
     Bereket eli çabuktur Zaman Usta' nın,
     Başına vura vura sana da öğretir.

     350.
     Gül mevsimi çimendeyiz su kıyısında
     Birkaç nur yüzlü güzel de var aramızda
     Şarap sun çünkü sabah erken içenlere
     Ne mescit gerekir ne kilise dünyada.

     351.
     Tanrı gönlünce yaratır da her şeyi
     Neden ölüme mahkum eder hepsini?
     Yaptığı güzelse neden kırar atar
     Çirkinse suçu kim kime yüklemeli?

     352.
     Ezel avcısı bir yem koydu oltasına
     Bir canlı avladı Adem dedi adına
     İyi kötü ne varsa yapan kendisiyken
     Tutar suçu yükler kendinden başkasına.

     353.
     Bu dünyada nedir payıma düşen, hiç
     Nedir ömrümün kazancı felekten, hiç
     Bir sevinç mumuyum sönüversem hiçim
     Bir kadehim kırılsam ne kalır benden hiç.

     354.
     O yakut dudakları kızıl kızıl yanan nerde?
     O güzelim kokusu cana can katan nerde?
     Müslümanlara şarap haram edilmiştir derler
     İçmene bak, haram işlemeyen müslüman nerde?

     355.
     Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;
     Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.
     Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,
     Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.

     356.
     Sonsuz çemberinde bu dipsiz evrenin
     Gönül hoşluğuyla iç, geçmeden devrin
     Ecel şarabın sunulunca da ah etme:
     Sıran gelince içmezlik edemezsin.

     357.
     İç, şarap iç, Mahmut olmak budur;
     Çalgı dinle, Davut olmak budur;
     Geçmişi, geleceği düşünme
     Gününü gün et, yaşamak budur.

     358.
     Bu ömür kervanı bir tuhaf gelir gider
     Kazancın, yaşamasını bildiğin günler;
     Saki, bırak şu yarını düşünenleri
     Geçti gidiyor gece, geçmeden şarap ver.

     359.
     Kimileri laf dünyasında şişinip durmuş;
     Kimi güzel ardında koşturmuş;
     Perdeler inince anlar her biri, ey Gerçek,
     Senden ne uzak, ne uzak yollara vurmuş.

     360.
     Gönlünce de dönse, bu dünyanın sonu ne?
     Okunup bitse de ömür destanının, sonu ne?
     Yüz yıl dilediğince yaşadın diyelim,
     Bir yüz yıl daha yaşasaydın, donu ne?